22 Kas 2018

İnsan

       Kolay hükmün karşı tarafa ne hissettireceğini bilmeden hareket.
Anladım ki verilen hükmün bir önemi yok. Önemli olan caps lock tuşunu karıştırmamak. Ha bir de kim olduğunuza şahsınızın karar vermesi ; evrenin herhangi bir bireyisiniz ve sizin gibi herhangi başka bir birey şu kısacık hayatınızdan daha mı önemli ? Hayır. Yarın bilinmez, puslu bir anonim insanlar ordusu. Hayvanları bu iğrenç kategoriye sokmak istemedim. Muhtemelen hiçbir hayvan sizi pişman etmemiştir. Ölürler o ayrı. E her canlı ölüyor. Bak nasıl da ana fikre uyuyoruz. Ruhlarını dünyaya hapsetmiş ağzı büzülesiceleri neden umursayalım ?
   Nankördür insanlar ; elinde olanın her zaman bir diğerini ister. Susarsın konuş der, konuşursun sus der. Sahi ya siz ? En son ne zaman birine vicdanî rahatlığa kavuşmayı hiçe sayarak yardım ettiniz ? Bu kısımda klavyeyi bırakıp yüzümü elime yasladım. Durgun bir hâl çok şey anlatabilir. Merhametsiz çekirge sürüleri sizi. Duru düşüncelerin çamurları ! Sadece toka takmak için ne kadar uğraşsam da toka dışında her şeyi takıyorum. İşte bu bir itiraftır. 
    Sevmiyorum sizleri ve yalanlarınızı, menfaatinizi, en çok da iğneli laflarınızı. Yoruldum ikna çabalarından. O yüzden umrumda olmamaya başladınız. Tek hüznüm vizelerin benden çaldığı uykuma kavuşamamak, deseydim yalan olmak üzereydi. Üzüyorsunuz beni insanlar ve buna engel olamıyorum. Sen nesin ? diye sormaktan vazgeçin. Ben bir dalga, bir yaprak, bir kum tanesiyim. Kör olduğunuz güzelliklere gülümseyişim ben. Hiç ait olmadım ve hissetmedim size...

3 Nis 2018

Güçük not

            Merhaba ! Bu cümleyi daha önce kullanmış olduğumu hatırlayarak; günün güzelliği gözlerime yansımış, diyorum. Öyle olduğu için değil. Güzel geçeceğine inandığım için. Söyleyeceklerim bu kadar.

6 Şub 2018

Poly Ana

                 Tuşlara bir ritmle bastığım gerçeğini kabul ederek başlıyorum sabaha. Ben çoktan başlamıştım da sizi kandırıyorum. "Siz" kesimi çok küçük görünse de benim için fazla değerli. Ne mutlu ki keyif alarak saçma cümlelerimi okuyan insanlar var hayatımda. Bugün onlardan biriyle buluşacağım. Meşhur bilet günlerinden değil iyi ki. Onlar daha acıklı oluyor. Ay ne güzel bir gün ! Önüme parmaklarımı gagalayan bir kuş konana kadar. Kuş beyniyle anlıyor susmam gerektiğini. O işler öyle kolay değil. Günlük hayatta yeterince susuyorum. 

                   Verdiği kitabı da hala bitirmedim. Kocaman gülüyorum. Neyse ki bana kızamıyor. Dün bir lise arkadaşları buluşması iptaliyle sevinirken ( bunu kimse duymasın ), bugün bahar gülüyle görüşmek hayli mutlu ediyor. Bu kadar kolay mutlu olunabiliyor bakın. Bütün iyi haberler bugüne toplanmış gibi hissederken bir kaygı da yok içimde. Daha güzellerini bekliyor ve karşılaşıyorum. Dileklerim kabul olmuş gibi bir gün... Aslında insanın kendi başına elde edeceği bir şey bu duygu. İnsan müsveddelerinden sebep yüzümüzü sivilcelerle doldurmaya, kaynağı belirsiz ağrılar çekmeye gerek yok. Veya birkaç sıkıntıyla karşılaşınca hayatı unutmaya. Polyanna olmaya da lüzum yok bunda da anlaşalım. Pürüzleri törpüleriz demek istiyorum.

           Bunları ben kendime söylüyorum tabi. Siz de faydalanıverin diye ikinci çoğul kullanıyorum.  Yani madem merak edip açıyorsunuz, kimsenin moralini düşürecek halde değilim bilin istedim."Day dream. I feel asleep amid the flowers, for a couple of hours, on a beautiful day" yani :)

3 Şub 2018

Patlamamış İnsanlar

                Vakitsiz öten horozun başını hâlâ kesmedikleri için uyanık değilim tabi ki. İnsanlar uyanmalı, uyanmalı ki evine gelen arkadaşını olduğu gibi geri göndermemeli. Ya da gece uyumalı ki akşamdan kalan bayat patlamış mısırları yememeli. Onları birazdan fırına atacağım da neyse. Sabah sabah yenmez dense de yeniyor efendim. Ben denedim yeniyor. Bazı insanları tam patlamamış mısır kadar seviyorum. Hani şu tencerenin dibinde kalan kimselerin bakmadığı taneler. İşte onları seviyorum çünkü onlar daha lezzetli. 

         Lezzetli insanlar az bulunur çok sevilmez oluyorlar. İstisnalar var fakat genelde sevilmediklerine garanti veriyorum. Hasetlik içinde yaklaşılıyor bu insanlara. Ben pek seviyorum böylelerini. Daha mı akıllılar ne ? Kendimden bahsetmiyorum canım (!) bizim komşunun kızı yok mu Müjgan, ondan bahsediyorum. Kız nasıl sevilmiyorsa bütün dedikoduların konusu oluyor. Kendisi bir yarış içinde değil ama önüne geçtim diye sevineni çok bu kızın. Tamam itiraf ediyorum Müjgan benim. "A" harfinin şapkasız olanından. Öyle okuyunca daha bir serseri geliyor. "Arkadaşların da böyle be Müjgan. Ne zaman sevileceksiniz siz, ne zaman anlaşılacaksınız ?" Diye bir soru geliyor. Cevap yok. 

                Cevabı neden vereyim ? Keşfedilmek varken neden açığa vurayım kendimi ? Ve neden yükseldim şuan ? Gaza geldim tutun beni ! Bir yere de gitmiyorum. Çelişkilerden uzak olalım bugün. Az evvelki cümlelerden kaçınalım. Mandalina yiyelim, ıhlamur içelim. Kahve diye kuma benzeyen üçü bir aradaları dökmeyelim kupalara. Müzik dinleyelim. Kitap okuyun demeyeceğim. Onu zaten yapıyorsunuzdur :')

   Dipnot: Ayvayı da yiyebilirsiniz sayın ziyaretçi, sizin tercihiniz

31 Oca 2018

Boş konuşmak

               Şükriye'nin neşeli gününden merhaba ! Küresel ısınmanın da etkisiyle gayet soğuk ve karsız bir gündeyiz. Kar olmadan üşümek pek eğlenceli değil. Tabi dilimizden şükrü de düşürmemek gerek ki başımızı sokacağımız bir evimiz var. Daha da kaba şekilde telaffuz ederdim lâkin güne kötü başlamayalım. Sanırım verniği içime çeke çeke iyice kafayı bulmuş olacağım; konusu olmayan bir yazı yazıyorum. Evet içimden yazmak geldi. Eski günlerimi özlemişim. Youtube'un otomatik oynatması bozulmuş. Kafamdaki seslerden müziğin sustuğunu fark etmemişim.
            
            Sorumluluk duygusundan ne kadar nefret etsem de maalesef beni daha mutlu bir insan yapıyor, bu sebeple yapılacak işlerimi not etsem iyi olur. İroniye bak; maalesef daha mutlu bir insan. Kendimi fırçaladım şimdi. Daha ne istiyorsunuz acaba hanımefendi ? Blogun da düzenlenesi gelmiş. İsteme bunu benden sayın sanal günlüğüm, haftalığım her ne isen. Üşeniyorum yahu ve üşüyorum. İnatla o pencereyi kapatmamaya kararlıyım. Temiz hava, temiz kafa. Benim keyfim gelene kadar bu çirkinlikle devam et lütfen görüntüne. 

        Bu da yazının sonuç kısmı olacak. Kompozisyon yazmayı hep çok sevdim. Neredesin Barbie resimleriyle kaplı defter ? Neredesin on iki yaşındaki komik kız ? Neden on iki yaşında kalmadın ya da ? Millet aşık olmaya başlamışken sen neden gidip matematik hocanla sohbet ettin ? Pişman mısın ? Değilsin ! Çünkü ben senim, saçını her gün at kuyruğu yapan sevimli inek öğrenci :) Son şarkı da tam vaktinde geldi. Taze günler, buralardayım !