31 Oca 2018

Boş konuşmak

               Şükriye'nin neşeli gününden merhaba ! Küresel ısınmanın da etkisiyle gayet soğuk ve karsız bir gündeyiz. Kar olmadan üşümek pek eğlenceli değil. Tabi dilimizden şükrü de düşürmemek gerek ki başımızı sokacağımız bir evimiz var. Daha da kaba şekilde telaffuz ederdim lâkin güne kötü başlamayalım. Sanırım verniği içime çeke çeke iyice kafayı bulmuş olacağım; konusu olmayan bir yazı yazıyorum. Evet içimden yazmak geldi. Eski günlerimi özlemişim. Youtube'un otomatik oynatması bozulmuş. Kafamdaki seslerden müziğin sustuğunu fark etmemişim.
            
            Sorumluluk duygusundan ne kadar nefret etsem de maalesef beni daha mutlu bir insan yapıyor, bu sebeple yapılacak işlerimi not etsem iyi olur. İroniye bak; maalesef daha mutlu bir insan. Kendimi fırçaladım şimdi. Daha ne istiyorsunuz acaba hanımefendi ? Blogun da düzenlenesi gelmiş. İsteme bunu benden sayın sanal günlüğüm, haftalığım her ne isen. Üşeniyorum yahu ve üşüyorum. İnatla o pencereyi kapatmamaya kararlıyım. Temiz hava, temiz kafa. Benim keyfim gelene kadar bu çirkinlikle devam et lütfen görüntüne. 

        Bu da yazının sonuç kısmı olacak. Kompozisyon yazmayı hep çok sevdim. Neredesin Barbie resimleriyle kaplı defter ? Neredesin on iki yaşındaki komik kız ? Neden on iki yaşında kalmadın ya da ? Millet aşık olmaya başlamışken sen neden gidip matematik hocanla sohbet ettin ? Pişman mısın ? Değilsin ! Çünkü ben senim, saçını her gün at kuyruğu yapan sevimli inek öğrenci :) Son şarkı da tam vaktinde geldi. Taze günler, buralardayım !