6 Şub 2018

Poly Ana

                 Tuşlara bir ritmle bastığım gerçeğini kabul ederek başlıyorum sabaha. Ben çoktan başlamıştım da sizi kandırıyorum. "Siz" kesimi çok küçük görünse de benim için fazla değerli. Ne mutlu ki keyif alarak saçma cümlelerimi okuyan insanlar var hayatımda. Bugün onlardan biriyle buluşacağım. Meşhur bilet günlerinden değil iyi ki. Onlar daha acıklı oluyor. Ay ne güzel bir gün ! Önüme parmaklarımı gagalayan bir kuş konana kadar. Kuş beyniyle anlıyor susmam gerektiğini. O işler öyle kolay değil. Günlük hayatta yeterince susuyorum. 

                   Verdiği kitabı da hala bitirmedim. Kocaman gülüyorum. Neyse ki bana kızamıyor. Dün bir lise arkadaşları buluşması iptaliyle sevinirken ( bunu kimse duymasın ), bugün bahar gülüyle görüşmek hayli mutlu ediyor. Bu kadar kolay mutlu olunabiliyor bakın. Bütün iyi haberler bugüne toplanmış gibi hissederken bir kaygı da yok içimde. Daha güzellerini bekliyor ve karşılaşıyorum. Dileklerim kabul olmuş gibi bir gün... Aslında insanın kendi başına elde edeceği bir şey bu duygu. İnsan müsveddelerinden sebep yüzümüzü sivilcelerle doldurmaya, kaynağı belirsiz ağrılar çekmeye gerek yok. Veya birkaç sıkıntıyla karşılaşınca hayatı unutmaya. Polyanna olmaya da lüzum yok bunda da anlaşalım. Pürüzleri törpüleriz demek istiyorum.

           Bunları ben kendime söylüyorum tabi. Siz de faydalanıverin diye ikinci çoğul kullanıyorum.  Yani madem merak edip açıyorsunuz, kimsenin moralini düşürecek halde değilim bilin istedim."Day dream. I feel asleep amid the flowers, for a couple of hours, on a beautiful day" yani :)

3 Şub 2018

Patlamamış İnsanlar

                Vakitsiz öten horozun başını hâlâ kesmedikleri için uyanık değilim tabi ki. İnsanlar uyanmalı, uyanmalı ki evine gelen arkadaşını olduğu gibi geri göndermemeli. Ya da gece uyumalı ki akşamdan kalan bayat patlamış mısırları yememeli. Onları birazdan fırına atacağım da neyse. Sabah sabah yenmez dense de yeniyor efendim. Ben denedim yeniyor. Bazı insanları tam patlamamış mısır kadar seviyorum. Hani şu tencerenin dibinde kalan kimselerin bakmadığı taneler. İşte onları seviyorum çünkü onlar daha lezzetli. 

         Lezzetli insanlar az bulunur çok sevilmez oluyorlar. İstisnalar var fakat genelde sevilmediklerine garanti veriyorum. Hasetlik içinde yaklaşılıyor bu insanlara. Ben pek seviyorum böylelerini. Daha mı akıllılar ne ? Kendimden bahsetmiyorum canım (!) bizim komşunun kızı yok mu Müjgan, ondan bahsediyorum. Kız nasıl sevilmiyorsa bütün dedikoduların konusu oluyor. Kendisi bir yarış içinde değil ama önüne geçtim diye sevineni çok bu kızın. Tamam itiraf ediyorum Müjgan benim. "A" harfinin şapkasız olanından. Öyle okuyunca daha bir serseri geliyor. "Arkadaşların da böyle be Müjgan. Ne zaman sevileceksiniz siz, ne zaman anlaşılacaksınız ?" Diye bir soru geliyor. Cevap yok. 

                Cevabı neden vereyim ? Keşfedilmek varken neden açığa vurayım kendimi ? Ve neden yükseldim şuan ? Gaza geldim tutun beni ! Bir yere de gitmiyorum. Çelişkilerden uzak olalım bugün. Az evvelki cümlelerden kaçınalım. Mandalina yiyelim, ıhlamur içelim. Kahve diye kuma benzeyen üçü bir aradaları dökmeyelim kupalara. Müzik dinleyelim. Kitap okuyun demeyeceğim. Onu zaten yapıyorsunuzdur :')

   Dipnot: Ayvayı da yiyebilirsiniz sayın ziyaretçi, sizin tercihiniz