26 Eki 2021

Hal

        Eskiden duymak istediğim cümlelerin şimdi önüme inci gibi dizilişini görmek kadar garip bir his yaşamadım. O an duysan gönülden inanacağın, hayranlıkla dinleyeceğin ve özel hissedeceğin gerçeği bugün yüzüne bir tokat vuruyor. Geç kalmışlığı başkasında görünce aynaya bakar gibi hissediyorum. Biri için çokça değerli ve özelsem neden buna ihtiyacım varken gerçekleşmiyor? Dünyanın adaleti tam da böyle işte ! Kaybolmuş ruhumun nereye ait olduğunu bilmeden nasıl karar verebilirim ki ne istediğime? İstemek o kadar ağır ve zor ki... Yapmak istediğim yüzlerce şey varken parmağımı dahi kaldıramamak ve bunu yapmaya çalışmak tahmin edilen ve görüldüğünden çok daha zor benim için. Birini sevmeyi nasıl başarabilirim bilemiyorum. Hiçbir şeyi bilmezken bilmeyi beceremiyorum.

          Sevilmek için başkalarının doğrularını yerine getirmek ömrümün gelecek yıllarını bile tüketti. Doğru olduğumu defalarca duysam bile kalbime sevgiyle işlenen o korkunun, yanlış olmanın ham maddesi gibi hissediyorum. Kimsenin normal bulmadığı bir melankoli perisi değilim ki ben. Hiç olmadığım için bu kadar yoruldum. O kadar seviyordum ki bisiklete binmeyi, salıncakta sallanmayı, bulutları, yıldızları izlemeyi, müzik dinlemeyi, şarkı söylemeyi, resim yapmayı... o kadar seviyordum ki yaşadığımı hissettiğim her anı. Elimden alınanlar bu gibi kolayca yapılan her şeydi işte. Sevgi adı altında çalınan hayatımın bedelini neden ben ödüyorum, neden duymak istediğim ve yapmak istediğim her şeyi hevessizce itiyorum? Muhtemelen bunun da bilimsel bir gerçeği vardır. Depresyonun herhangi bir dalı olabilir. İnan bana geride bıraktığım mutlu çocuk, inan ki bilimsel tedaviler bile beni iyileştirmeye yetmedi. Küçükken aldığın o derin yaralar büyük izler bıraktı. Dokununca hala canımı yakıyor. 

           Anlatacak bir şeylerim olmasını isterdim hep, bir mezuniyet anısı, ilk sarhoş olduğum zaman gibi, bak şimdi onu bile istemiyorum. Anlamını yitirmiş bir monotonun içinde nefes alıyorum sadece. Sonra biri yanımdayken beni sevdiğini söylüyor... Hiç gerçek bir sevgi görmedim. En berrak halimle sevilir miyim hiç emin olmadım. Mükemmeliyetçi manyakların içinde en kötü niyetlerle yaşadım. Sevilebileceğime ben inanmazken başkası nasıl inanıyor hayret ediyorum. Sokrates olsa karşılıklı oturur çay içerdik herhalde. Ben daha çok bilmiyorum savaşına girer sonra boş boş bilmediklerimizi bilmezdik. söyleyeceğim tek şey var;


Bilmiyorum

3 Eyl 2021

Net

     Kendi değerimi biçtim bugün. Elimde biraz hayal kırıklığıyla kaldım. Yine de bu kelimeleri yazan kadın farklı biri artık. Daha iyi, daha güçlü, daha dikkatli. Kararsızlığının içinde boğulan, hatalarıyla barışmış bir başkaldırı. Yazı yazmak için epey kötü bir zamanlama olsa da ertelemeyi bırakmam gerektiğini düşündüm ve kadının kıçını kaldırdım. Oturdum işte, yazıyorum nedensiz ve kuralsızca. İstediklerimden hiçbir zaman emin olamasam da istemediklerimden çok eminim artık; Susmak, dinlemek, tahammül etmek, acımak, en çok düşünmek, öfkemi saklamak, bu yazıya devam etmek istemiyorum. Yeter.